Gerçek Tıp: Yitik Şifanın İzinde 2

27 Mart 2016 Pazar

Bir önceki #doğalyaşam postunda Merhume Aidin Salih in tedavilerini uygulamaya başladığımı hatta neden ve nasıl başladığımı anlatmış idim. Bu yazımda ise sizlere anlatmak istediğim  kısaca bu tedavi yönteminin ne tür bir tedavi olduğudur. Şimdiğğ hiç haberinizin hiçbir fikrinizin olmadığını farz edip dilim döndüğünce özetleyeceğim inşallah.



İlkin Aidin Salih kimdir? Google a soracak olursanız sizi pek güzel aydınlatacağına eminim yorumdan ziyade başta bilgi veren kaynakları taramanızda fayda görüyorum zira insanlar pek acımasız. Benim belirtmek istediğim en en birinci şey ise  Aidin Salih in hem Tıp Fakültesinden, hem biyoloji bölümünden ve bunların yanında uluslar arası alternatif tıp okulundan mezun olmuş olmasıdır. Yani evet kimilerinin olmazsa olmazı diploma sahibi yetkin bir doktordur. İkinci olarak ki bu benim için asıl önemli olan  madde, nebevi ve geleneksel tıp hakkında kendisini oldukça geliştirmiş, derin bilgi sahibi; cennet mekan imanlı, nezih bir hanımefendi olmasıdır.  Evet bunu da belirttikten sonra  geleyim kitaba vefat etmeden önce yazıp tamamladığı Kitabı ~Gerçek Tıp-Yitik Şifanın İzinde~ ilaç mümesillerini, şimdinin ticaret ehli olmuş doktorlarını (sizleri tenzih ederim) ve bu işlerden rant sağlayan yemek, kozmetik hatta mahallenizdeki sucuya kadar her kesimi rahatsız edecek önemli bilgiler barındırmaktadır. Kitabı elinize alıp okuduğunuzda ilk vereceğiniz tepki şu oluyor: "Yok ya hu mümkün mü? Nç olacak iş değil abartmış. Kendi yapıyor muymuş. Bugünün şartlarında imkansız nç olmaz bu." Evet bu son cümleye kısmen katılıyor-dum ama yaşayarak öğrendim kesinlikle imkansız değil-miş. Ben kendisini vefatından sonra tanıdım lakin size şunu kendimden örnekle samimiyetle söyleyebilirim evet oluyor. Belki zor oluyor, belki çok zor oluyor ama bir şekilde oluyor. Hele sağlığınız elinizden gitmiş ve etekleriniz tutuşmuşsa: çıkış kapısı olarak bu yolu seçmişseniz bal gibi oluyor. Çokta güzel ve doğal oluyor. Kitapta maddi ve hatta manevi hastalıkların sebeplerinden, tedavi yöntemlerinden sırasıyla bahsediliyor. Neyin nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak açıklanıyor. Hatta bu hastalara olduğu kadar özünde henüz hasta olmayanlara hasta olmamaları için reçeteler veren bir kitap. Yani kitabı okumak için illa hasta olmayı beklemeniz gerekmiyor ki günümüzün hazır gıdalarını, temizlik ürünlerini kullanan herkes zaten potansiyel hasta. 
Şimdi geleyim muhtemelen duyduğunuz ya da bu konuda ufak bir araştırma yapacak olursanız karşınıza ilk gelecek şey e ASalih in tedavisinin bel kemiğini oluşturan Açlık* daha kibar tabir ile Şifa Orucu*na. Şöyle ki  ASalih e göre tüm hastalıkların sebebi çok ve karışık yemek hatta bugün buna sağlıksız ve ne idüğü belirsiz beslenmeyi de ekleyebiliriz sanıyorum ki bunun bünyeye çok ve karışık yemekten daha fazla zararı vardır. İşte bu yüzden tedavinin ilk aşaması yeme alışkanlığını düzeltme üzerine. Açlık-Şifa Orucu çok çok kapsamlı bir adım. Kısaca anlatmak gerekirse iki, üç, beş hastalığa ve dirence göre 10 hatta 21 güne kadar uzanabilen açlık oruçları tutuyorsunuz bu süreçlerde hiçbir şey yemiyorsunuz. Evet doğru duydunuz on günde olsa hiçbir şey yemiyorsunuz, yalnız ihtiyaç kadar su içiyorsunuz. (Şeker hastaları ve buna benzer açlığa dirençsiz hastalar içinse bu açlıklar yerine sıvı diyeti veya hurma orucu gibi alternatifler var.)Bu arada 21 gün ise çok çok ayrı bir mevzu onu da belirteyim. Bu oruçları yadırgayıp, yargılamadan önce benim anlattıklarımla yetinmeyip, muhakkak açıp ayrıntılı olarak araştırmalı, okumalısınız ve bilmelisiniz evet bunu birçok insan uygulamış-uygulamakta. Hatta işte şimdi açıp bu oruçları tutanların yorumlarını okuyabilirsiniz. Bakınız şu günlerde çok moda olan gıda alerji testleri. Birçok insan bu testlere yönelmiş durumda  test sonucunda kendisinde alerji yapan gıdaya karşı kendini kapatıyor ve o gıdayı kesinlikle tüketmiyor oysa Allah cc. Kuran ı Kerim de onun helal kıldığı hiçbir şeyi insanın kendisine haram kılamayacağını belirtiyor zira yarattığı hiçbir şey yararsız değil sadece tüketim şekli 
ve tüketim miktarının düzenlenmesi gerekiyor.
    Açlıklardan bir sonraki adım organ ve vücut temizlikleri. Yeme alışkanlığını değiştirip düzene soktuktan sonra bugüne kadar vücudunuza almış olduğunuz toksin ve zararlıları temizleme amacıyla belirli yöntemler ile bir detoks uyguluyorsunuz. A.Salih i bilmiyorsanız bile Ahmet Maranki yi biliyorsunuzdur muhtemelen. Bildiğim kadarı ile  A.Maranki yılın belirli zamanlarında Kozmik Beden Temizliği adı altında tam da bu işi yaptırıyormuş. Ayrıca Rusya'da hususi olarak detoks ve organ temizlikleri için açılmış merkezler bulunuyormuş. Bu aşamada organ temizlikleri yine peygamber sünneti olan hacamat ve sülük ile  destekleniyor. Ayy konuları  daha daha daha açmak istiyorum ama uzayıp gidiyor. Siz yine bu kısmı da internetten ayrıntılı olarak araştırabilirsiniz. ASalih in bu konuda Rusya'da BBC ye verdiği röportajı şuradan dinleyebilirsiniz.  Şimdiğğk şuracığa " Aaağğ olur mu öyle şey, insan ölür! yazık, günah." diyecek nefisler için şu bir  iki not  bırakıp devam edeyim:
                                               
                                                                           ~~~~
"İnsanoğlu midesinden daha zararlı bir kap doldurmamıştır. İnsanoğluna belini doğrultacak birkaç lokma kâfidir. Mutlaka yemesi gerekiyorsa üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefes alıp vermeye bırakmalıdır." (Tirmizi, Mâce)
"Mide hastalıkların evidir; perhiz ise, tedavinin (ilâçların) başıdır. Her vücuda alışık olduğu şeyleriveriniz." (el Medhal, K. Hafa)

“Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)”

(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3)

Rasulullah (s.a.s) şöyle dedi: "İsra ve Mirac’a çıktığım zaman geçtiğim her melek topluluğu bana şöyle dediler;Ey Muhammed (s.a.s.)! Ümmetine hacamat olmalarını emret!" buyurmuştur. (Tirmizi)

Ayrıca bkz. peygamber efendimiz (sas) Medine ahalisi için "Buranın sakinleri karınları acıkmadıkça yemek yemezler. Yedikleri kadar yiyecekken doymadan sofradan kalkarlar. Bu yüzden de hasta olmazlar." buyurmuştur.  

                                                                          ~~~~
Öyleyse hasta olalım, olmayalım (evet hiç olmayalım inşallah:) maddelersek yapmamız  gereken ilk şey:
 1.Yeme alışkanlıklarını değiştirmek. 
Mizaca göre beslenmek, doğal beslenmek, kararında yemek, saat yediden sonra yememek. Şifa oruçları, organ temizlikleri ve hacamat  ile vücudu bugüne kadar birikmiş toksin ve zararlılardan temizlemek. 


Sonrasında hastalıkların bir başka sebebi, bir diğer önemli nokta Bağışıklık Sistemi ile ilgili. Genetiği değiştirilmiş, katkılı hazır ürünlerin, bütün tıbbi ilaçların, kimyasal maddeler in(deterjan vücut bakım ürünleri vb.) içeriklerindeki antijenlerin bağışıklık sistemini bozması. Herhalde benimle deterjanların zararları, ilaçların yan etkileri hakkında tartışacak ve bana onları savunacak değilsiniz. Lütfen olmayın. beni kitabı falan bırakın sevdiğiniz ve lafına güvendiğiniz bir uzmana sorun ya da en basitinden bir deterjan şişesini elinize alıp içeriğine internetten  tek tek bakın Vikipedi size doğruyu söyler. Gözünüzü kapayıp ilaç kutu-çekmecenizden bir ilaç alın ve prospektüsünü açıp kısa ve uzun vadedeki yan etkilerine okuyun.  
Yapılması gereken pek önemli şey 2: 

2.Deterjanları, kozmetik ürünleri, hazır gıdaları ve ilaçları hayatımızdan çıkarmak. Doğal  ve helal ürünlere, çözümlere yönelmek. 
En azından her başımız ağrıdığında koşup ağrı kesici almamak. Grip olunca hemen antibiyotiklere sarılmamak (;  (notnot: Doğal ve helal ürünler, çözümlere ayrı bir post yazma planım var inşallah. )
  

ve son adım hastalara ve hastalığa yönelik:
3.Doğal ürünler ile yazılmış reçeteleri uygulamak : eğer belirli bir hastalığınız var ise bunlar için doğal ürünler ile hazırlanmış reçeteleri uygulamak. Doğal ürünlerden kastımız aktarlarda veya doğada doğal olarak bulunan: zirai ilaçlardan en az şekilde etkilenmiş genetiğiyle oynanmamış aktariye malzemeleri  tüm bunların kullanımı yanında tabi tevekkül etmek. Aslında tevekkül burada değil en başta olmalıydı zira bu tevekkülsüz yürüyecek bir iş değil.
Buradaki önemli nokta ise şu :
"Allah Teâlâ Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç varetmiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın." [Ebu Dâvud, Tıbb 11, (3874).]
 Bu hadisler ilaçların tesirine inanmayı takrir etmektedir lakin bakın rekombinant dna ile helal olmayan yollarla, helal olmayan şeylerle üretilmiş ilaçlarla değil. Peki rekombinant dna nedir? Doğada kendiliğinden oluşması mümkün olmayan, çoğunlukla farklı biyolojik türlerden elde edilen DNAmoleküllerinin, genetik mühendislik teknolojisiyle kesilmesine ve elde edilen farklı DNA parçalarının birleştirilmesi işlemlerini kapsayan bir teknolojidir. Rekombinant DNA ise; bu işlem sonucu üretilmiş olan yeni DNA molekülüne verilen isimdir ve kısaca rDNA olarak yazılır.
Bu alanda yapılan işlemler, kısaca genlerin herhangi bir organizmadan alınarak üretilmesi (klonlama) ve üretilen genlerin gerek temel, gerekse uygulamalı araştırmalar için kullanması olarak özetlenebilir. Bu teknoloji bugün temel bilimlertıp, endüstri, biyoteknoloji, biyomühendislik, hayvancılık, ziraat, çevre mühendisliği gibi alanlarda yaygın bir biçimde kullanılmaya başlamıştır. 
 Hangimiz içtiğimiz ilacın içeriğine bakıyoruz baksak bile anlar mıyız? Örneğin içtiğiniz ilaçların prospektüslerine içinde domuz ve haram ürün bulunup bulunmadığının yazılmasını öngören bir yasa yok yani ilacınız pekala domuz, fare, maymun dan rekombinant dna yöntemiyle üretilmiş olabilir. Bolluk içinde yaşadığımız şu zamanın imtihanının bu olduğunu düşünür oldum. Müslüman bir ülkede üretilen her şey helal midir ya da soruyu şöyle soralım: içinde domuz ve alkol yoksa o şey helal midir? 

miniknot.İlaç ve tıbbi malzeme prospektüslerinde domuz ve haram ürün bulunup bulunmadığı yazılmasına ilişkin  Change.Org ta bir imza kampanyası var buraya kadar okuduysanız belki imzalarsınız.    (notnot.: Helallik ve tayyiplik başka bir posta inşallah.)


  İyice karıştırıp çorba yaptım galiba 0.0 
Sonuç olarak benim  burada yarım ağız verdiğim yalnızca başlık olabilecek bilgilerle yetinmeyiniz başta söylediğim gibi bu çok çok kapsamlı bir konu dilerseniz internetten dilerseniz kitaptan araştırıp inceleyecek olursanız daha çok tatmin olacağınıza eminim nitekim verilen tüm bilgiler bir yandan bilimsel  temele dayandırılarak diğer yandan Kuran-Hadis ve sünnet ten alıntılarla açıklanıp, örneklendiriliyor. Ayrıca lütfen bunun bir diyet, zayıflama yöntemi değil İslami: fıtrata uygun olan yaşam tarzı olduğunu unutmayın. Açlık-şifa orucu dediğimiz şey Peygamber efendimizin bizlere  tavsiye ettiği pazartesi perşembe orucundan çok daha fazlası değil. Kendisinin ömrü boyunca sık sık aç kaldığını, yediği zaman bir miktar hurma ve zemzemle az ve öz yediğini biliyoruz .
Oradan öyle görünüyor olabilir önemli bir rahatsızlığınız ve maniniz yoksa inanın açlıktan ölmüyorsunuz. Çoğunuzdan çürük biri olarak ben pekala kendimi örnek gösterebilirim. Bunu niye mi söylüyorum insanlarda niyeyse böyle bir kanı var. Ben de olur mu, olmaz mı? diyordum başta ama ilk iki haftanın ardından midem öyle bir alıştı ki rahata inanır mısınız açlıkları bekler oldum. Ben eşyalarının arasına sabun koyan ben, hayatımdan kimyasal deterjanları ve diğer ürünleri tamamen çıkardım bunların yerine daha az etkili doğal deterjanları kullanmaya başladık çok ve hala yaşıyorum kıyafetlerim evim temiz, mikrop kapmadım veba olmadım. Beni bunlardan çok daha fazla zorlayan şey ise aylardır açlıktan öleceğimi sanan insanlarla muhatap olmam hatta bunlardan biri anneannemdir ki ne çektiğimi bir bilseniz. (:Ahh çocuğum la başlayan bir sürü cümle ama o da alıştı sayılır hem  peygamber sünnet deyince hiç sesini çıkaramıyor. Diyeceğim o ki yeni yeni duyulmaya başlamış mizaca göre beslenme ve gıda intolerans testlerine güveniyor; uzak doğunun yogasına, çakrasına, akapunkturuna inanıyorsak bizlere tedavi yönteminden çok islami yeme- yaşama adabını öğütleyen bu kitaba inanmamız çokta zor olmayacaktır. Son olarak (vallahi son:) Adına ne derseniz deyin mini minnacık çocukların onkoloji bölümlerini doldurduğu günümüzde kendiniz ve nesliniz için bir şeyler yapın, yapalım inşallah.
Sürçü lisan ettimse affetmenizi, yanlışım var ise düzeltmenizi rica ediyorum.
Selamlar Benden @bitutamani

8 yorum:

  1. Böyle güzel bir yazıya nasıl yorum gelmez ya dediklerinizin hepsine bi aynihi katılıyor ve tastik ediyorum maşallah Allah güç kuvvet versin yüreğinize âfiyet.

    YanıtlaSil
  2. Bende saç dökülmesine ve bel fıtığına çare ararken internette dün gördüm kitabı. Almayı düşünüyorum. Bundan önce İbrahim Hakkının marifetnamesini okumuştum. Çoğu şeyi birbiriyle uyuşuyor. Bu vücudu temizlemek için verdiği uygulamalarıda inşaallah bu ara tatilde uygulayacağım. Son olarak yazınızıda beğendim. Elinize sağlık umarım başka kimselerede faydası olur. Vesselam.

    YanıtlaSil
  3. yazınız çok faydalı açıklamalarla dolu.elinize sağlık.
    bu ara "müslüman'ın diyeti" kitabı ile başlayan yolculuğumda beslenme tarzı,yemeklerin hayatımızı işgali ve fakat nefse söz geçirememek ile iyiden iyiye uğraşmaktayım.igde de takipçinizim.gerçek tıp kitabını da aldım.merak ettiğim siz nasıl yaptınız şifa orucunu? ve hangi sıklıkta yapıyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benimkisi biraz uzun ve ayrıntılı bir hikaye aslında bitutaman@gmail.com a bir mail atabilirseniz oradan bilgilendirebilirim. Selamlar.

      Sil
  4. merhaba bende lupus hastasıyım nasıl başlamalıyım yitik şifa reçetesine

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar oncelikle bugum yazdıgım yazıda da belirttigim uzere meger ben yıllarca lupus degıl otoımmunhepatitmısım ama yıne de bilmek isterseniz feraydinn@gmail.com a yazarsanız size uyguladıklarımı yazabilirim.

      Sil